İSTEDİKLERİ BİRAZ DAHA GÜNEŞ'İ GÖRMEK
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Genel Yayın Yönetmeni Ali Cinal’ın sorularına çarpıcı cevaplar
23 Aralik 2014 22:54:00
Güneşi göremeyeceksiniz çocuklar!
Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Cinal’ın GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş ile yaptığı röportajı okuduğumda yüreğim bir kez daha acıdı, röportajdan bazı bilgileri burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Maden işçisi ömrümüzün 10-15 yılını ağır şartlarda çalışarak geçiriyor, 10–15 yılın 40-50 günün de yerüstünde kalmak, güneş yüzü görmek istiyor. Madenciler 6 saat yer altında, 1,5 saat yer üstünde olmak üzere haftada 45 saat çalışmış oluyor. Madenciler yaptıkları direnişleriyle seslerini duyurmaya çalışsalar da, o sese kulak veren olmuyor.
Hema’da ki maden ocağının kapanması 800 kişinin işsiz kalması demektir. Bunun kent ekonomisine ciddi boyutta zarar vereceği düşünülmektedir.
Madencilerin çalışma saatlerini yeniden düzenleyecek yasa 7 Ocak’ta görüşülecek. Özellikle Zonguldak’taki redevanslı sahaları ve maden işçilerini ilgilendiren meselelerden bir tanesi iki asgari ücret meselesi, diğeri de çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile ilgili mesele, bu iki meseleden asgari ücret meselesinin yürürlüğe giriş tarihi 12 Eylül. Çalışma saatleri ile ilgili düzenlemenin yürürlük tarihi de 1 Ocak 2015 tarihine bırakılmış. 1 Ocak 2015 tarihinden önce de mecliste Ekim ayı içerisinde yeni bir torba yasa düzenlemesiyle bu çekincelerin ortadan kalkacağı beklenmiş.
Bu konuyla ilgili gerek Enerji ve Tabii Kaynak Bakanı’nın gerek hükümetin gerekse AK Parti kanadının ve diğer yetkililerin açıklamaları olmuş. 2014 yılının sektörde ciddi sıkıntıların yaşandığı bir yıl olması, madencilik sektöründe acı kazaların yaşanması ve ardından da bütçe görüşmeleri dolayısıyla, beklenen değişikliklerin meclise gelme süreci de gecikmiş.
Şu anda meclise verilen tasarının iş güvenliği ile ilgili bir tasarı olduğunu, bunun içerisinde çalışma saatleriyle ilgili düzenlemenin de bulunduğu, bütçe görüşmelerinin yoğunluğu nedeniyle iktidar ve muhalefet partilerin ortak girişimleriyle Aile Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonu’nda 6 Ocak tarihinde görüşülmeye başlanacağı ve bu tarihten itibaren mecliste bulunup, konuyu takip edeceklerini söyleyen Alabaş;
1 Ocak’tan itibaren uygulanacak yasayla birlikte madenciler haftalık 45 saat çalışmak zorunda kalacak, bu da madencinin günde 6 saat yer altında, 1,5 saat yer üstünde olması demek. Soma kazasından sonra haftalık çalışma saatinin 37,5 saat olması ve 2 gün izin kullanmaları maden işçilerine yapılacak en büyük iyilik olacağı, 10-15 yılını ağır şartlar da yer altında geçiren maden işçilerinin biraz daha fazla yer üstünde zaman geçirme ve güneş yüzü görme istekleri, gerek iş verenlere, gerekse hükümet kanadına uygun bir şekilde ifade edilmiş.
Soma kazasından sonra yaklaşık 6,5 aydır devam eden bir süreç. HEMA Kandilli kömür işletmelerindeki üretim şeklinin iş güvenliği kurallarıyla ilgili çalışma şeklinin uygun olmadığıyla ilgili TTK’nın bir durdurma yazısı var. O durdurma yazısını TTK hem işverene tebliğ etti hem de Çalışma Bakanlığı’ndan denetim istedi. Yapılan denetimlerde İş Güvenliği kurallarına aykırılık yok ve çalışabilir şeklinde rapor verilmesine rağmen maalesef şirket, çıkartmayı taahhüt ettiği kömür miktarının yüksekliği oradaki nakliyat sisteminin de zorluğu nedeniyle süre uzatım talebinde bulundular.
O süre uzatım talebine hukuki bir gerekçe koyamadıkları için TTK yetkilileri olumlu cevap vermediler. Biz gerek Enerji Bakanlığı’na gerek Çalışma Bakanlığı’na gerekse TTK’ya HEMA’da çalışan arkadaşlarımız ile birlikte bu problemin çözümü adına birçok girişimler yaptık.
Torba Yasa’da 2 asgari ücretle ilgili düzenleme de şirketin ‘’bu ekonomik şartları biz kaldıramayız, bunun üzerine yeni ek maliyetler bindi ‘’ gerekçesiyle İş Kanunu’nun 29. maddesine göre toplu işten çıkartma hakkını kullanacağını gerek bize gerekse Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne tebliğ etti. Yasa gereği Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne tebliğ etmesi gerekir, 1 ay öncede sendikaya bilgi vermesi gerekir. Bu yasal prosedürü şirket daha önce yaptı.
Hatta bu prosedürü Armutçuk’tan Zonguldak’a işçilerin yürüdüğü gün yaptılar. Bu süreç sonunda 30 Aralık 2014 tarihinde bunu ilk 60 arkadaşla başladılar daha sonra 70 arkadaşa da tebliğ yapıldı. Yılbaşına kadar 489 kişi o tebligat gereği iş akitlerini fesih etmeyle ilgili uygulamayı şirket yapmak zorunda.
Umarım bu sorun çözülür ve yeniden arkadaşlarımız yeniden işbaşı yaparlar. Kaldı ki şirket 6,5 aydır ekonomik gerekçelerle bütün tebligatları uyguladı. Böyle bir süreçte 600-700 kişinin kış şartlarında işsiz kalması gerek Zonguldak, gerekse Ereğli ekonomisi açısından olumsuz tablo ortaya koyacaktır.
Arkadaşlarımızın yapmış olduğu eylem de ‘bugüne kadar maden işçisinin ölüsüne sahip çıkıldı, dirisine sahip çıkın’ mesajıdır. Yeraltına kendilerini kilitleme olayı da ‘biz yerin altındayız, ölüyüz, gelin bizim meselemize de sahip çıkın’ mesajıdır.
Kamuoyunun bu meseleden haberi olduğu gibi ilgili bakanlıkların üst düzey yetkililerinin haberi var. Fakat bugüne kadar bu konuyla ilgili ciddi bir adım atılmaması da hem çalışanlarımız adına hem de devlet adına üzücü bir durumdur.
Enerji Bakanlığı, TTK ve redevans sahalarında yıllık 10 milyon ton kömür üretilmeyi hedefliyordu ama bu hedef tutmadı.
Bölgenin yapı olarak jeolojik şartları çok zor ve Dünya’nın jeolojik açıdan en zor oluşumlu kömür havzasıdır burası. İkincisi bölgemizde ciddi derin madencilik yapabilecek mekanize kazı şartlarını veya üretimi arttıracak nakliye sistemlerini bölgeye getirecek düzeyde firmaların olmamasıdır.
Gerek bölgemizde gerekse Türkiye’de özel sektör madenciliği yeni yeni öğreniyor. Yani bu madencilik bugünden yarına kazanılabilecek bir kültür değil, dolayısıyla bu hedefi kısa bir sürede karşılamak mümkün değil.
Önümüzdeki dönemlerde büyük firmaların ya da bu mekanize kazı sistemleriyle ya da nakliyat sistemlerini değiştirerek bu hedefe yani belki 10 milyon ton olmasa bile bugünkü üretimi 2’ye 3’e katlayabilecek bir düzeye çıkabileceğine biz inanıyoruz. Yeter ki biz o kültürü biraz daha kazanalım, yeter ki bölgemizdeki büyük firmalara sahip çıkalım. Ya da yatırım yapabilecek firmalar bu işe el atsın.
Diğer taraftan TTK’nın üretim kapasitesi 5 milyon ton. 300 kilometre galeri açıklığı olan bir kurum. Norm kadrosu 14.500 işçi fakat bu norm kadroya sahip olan bir kurum bugün 9.250 işçiyle çalışıyor. Norm kadrosunun 5-6 bin işçisi açığıyla ve kapasitesinin 3’te 1’iyle çalışan bir kurumun üretim hedeflerini tutturamayacağını herkes bilir. Zaten üretim hedefini tutmasını beklemek de hayalcilik olur.
Haber : safakgazete Ali CİNAL
ETİKETLER : Yazdır