ALKOL ÇÖZÜM DEĞİL, DERDİN KENDİSİDİR
GERÇEKTEN ÇIĞLIK SESLERİNİ DUYMAYACAK KADAR DUYARSIZ BİR MİLLETMİYİZ?
TOPLUMU İLGİLENDİREN MUTLAKA OKUNMASI GEREKTİĞİNE İNANDIĞIM ÇOK ÖNEMLİ BİR HALKA SESLENİŞ
06 Agustos 2015 00:10:00
‘’Alkol ve Uyuşturucuyla Mücadele Derneği (ALMUDER) Başkanı Necdet Özkan bir dokun, bin işit misali derneğin kuruluş amacı, projeleri ve bu güne kadar yaşadıkları hakkında inanılmaz bilgiler verdi.
Yaşamın içinde istemesek de var olan alkole karşı yaşadıkları pişmanlıklar sonucunda, derneği kurduklarını belirten Alkol ve Uyuşturucuyla Mücadele Derneği (ALMUDER) Başkanı Necdet Özkan, yaptığımız telefon görüşmesinde, Zonguldak’ın ve Zonguldak halkının derneğe bakışı ve derneğin verdiği mücadeleyi çok uzun cümlelerle anlatmış olsa da ben burada konuya ana hatlarıyla değineceğim, inanıyorum ki okuyucularımız bu konuda neler anlatmak istediklerimizi zaten anlayacaklardır.
2010 yılında kurulan ve hiçbir yerden ödeneği olmayan Alkol ve Uyuşturucuyla Mücadele Derneği (ALMUDER) Başkanı Necdet Özkan ‘’Derneğin ciddiyetini, varlığını ve ne büyük bir tehlikeye karşı mücadele verdiğini anladığımız an bunun önüne geçebiliriz. Bu nedenle herkesin bizi ve derneğimizi gerçekten bilinçli bir şekilde anlamasını istiyoruz’’ diyerek sözlerini sürdürdü.
Hayat hikâyesinden başlayarak alkolle tanışmasını ve bağımlılık sürecini anlatan Alkol ve Uyuşturucuyla Mücadele Derneği (ALMUDER) Başkanı Necdet Özkan, alkol nedeniyle hayatında yaşadığı olumsuzlukları tek tek anlatarak, neden bu derneği kurduğunu söyledi. Özkan yaşadıklarından ders çıkarılması gerektiğinin de üzerinde durdu.
BELKİ UZUN AMA BİR OKADAR DA İLGİNÇ NECDET ÖZKAN’IN HİKAYESİYLE BAŞLAMIŞ DERNEK KURULUŞU;
İnsanlar önce beni ve benim hikayemi bilsin isterim; Ben ‘’Necdet Özkan. 10.03.1953 Gelik doğumluyum, İlkokulu Gelik’te, Lise tahsilimi Kilimli’de, Üniversite’nin ilk ayağını da Işık Mühendislik Elektrik bölümünde okudum. 28 yıl Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda görev yaptım. Bunun 15 senesi Kandilli Armutçuk Müessesesi Eğitim Şefliği olarak geçti. 1992’de de hukuk müşavirliğinden emekli oldum. Allah bağışlasın 2 kız evladına ve 3 tane toruna sahibim.
Her zaman, Gelik doğumlu olmam belki de alkolle tanışmamın ilk vesilesi olmuştur diye düşündüm. Gelik, Fransızlardan kalma bir yerleşim yeriydi. Hemen her şeyi olan, değişik kesimlerin üst kademelerinden yöneticilerin olduğu, kaliteli insanların yaşadığı elit bir bölgeydi. O kozmopolit yerleşimin içinde biz yöre çocuğu olarak çelişkiler içindeydik. İçine girdiğimiz o yere mi ayak uyduracağız yoksa doğduğumuz yöre kültürünü mü sürdüreceğiz, bu çelişkiyi yaşarken biz farkında olmadan alkolle tanışmış olduk.
Alkolle tanışma yaşım 14-15 idi. O zamanlar içki içmeyeni dövüyorlardı. Abilerimiz de babamıza söylemesin diye dövüyorlardı. İçki alışkanlığı beraberinde devamlılığı da getirdi ve sonunda alkolik olup çıktık, ondan sonra da bırakmadık, bırakamadık. Lise hayatından sonra iki sene kadar eğitim öğretim boşluğum oldu. O boşlukta da bir arkadaşım şehir merkezinde içkili mekân işletiyordu, buda bizim için bir dezavantajdı.
Her akşam gidiyor para bile vermeden içki içiyorduk, içki hakikaten şişede durduğu gibi durmuyor, 15-20 günde bir mutlaka emniyetle başımız derde giriyordu, 3 defa cezaevine düştüm, sebebi alkol ve polisle münakaşa. Üniversitedeki ilk yıllarımda siyasi olaylarımız Türkiye genelinde yaşandığı gibi oldu, kesinlikle rahat bırakılmıyorduk.
Bir ara Zonguldak talebe yurdunda kalmaya başlamıştık, karşımızda Trabzon talebe yurdu vardı, abartısız her akşam silah atılıyordu. Biz iki kardeş şehrin çocuklarıydık, birbirimize neden silah çekildiğini de aslında bilmiyorduk. Yurtta kalınamayacak, bizi okutmayacaklar düşüncesiyle bir eve taşınmaya karar verdik ve bir arkadaşımızın evinin önüne derme çatma bir kulübe yaparak orada yaşamaya başladık.
Babam Karadon Elektrik şefiydi, çok iyi bir ustabaşı, iyi bir şefti. 16 yaşında Türkiye Taşkömürlerinde işe girmiştim, bir yandan okuyor diğer yandan çalışıyordum. Babamın ‘‘Allah aşkına bırak şu okulu, işin, gücün var yetmiyor mu? Bir kahpe kurşuna denk geleceksin, rahat duran bir çocuk değilsin ki ‘’ ısrarı üzerine o dönem okulu bırakarak çalışmaya devam ettim.
Askerde de düştüm cezaevine, hem de askeri cezaevine. Tabi ki içkiden ve alkolden, başıma ne geldiyse alkolden gelmiştir.
Askerlik bitti. Hani derler ya askerlik adamı durultur diye, askerlikten sonra ne kadar durulmuş gibi gözüksen de ailemin gözünde öyle değildim. Her an benden bir sorun çıkartmam bekleniyordu ve bu sebeple biran önce evlendirelim denildi.
Annem başladı sağdan soldan kız bakmaya. Karadon’da çalıştığım işyerinden bir bayanla evlilik yaptım. Evlilik safhalarında o suçlu bu suçsuz gibi nedenler aramanın hiçbir anlamı yok aslında. Ben en büyük nedenin alkol olduğunu çok iyi biliyordum. Bu o zaman görmezden gelinir miydi, geçiştirilebilir miydi bilemiyor ama evliliğimin yıkılmasın da en büyük nedenlerden bir tanesiydi alkol. 10 yıllık bir evliliğim oldu çocuklarımın annesiyle, 2 kızım ve 3 tane torunum var ama ben 25 yıldır onları görmüyorum. Bu da büyük bir üzüntü kaynağıdır benim için.
Ticaret Lisesi’ne yaptığım bir panelde evliliklerimden bahsedince salon da olayın magazinsel tarafından ele alınıp ıslıklar ve alkışların oluşması sonucu ben onlara 2 kızım, 3 torunum olduğunu ve 25 senedir onları görmediğimi söyleyince salon da birden ses kesildi, inanıyorum ki halkımız yaşanan hiçbir olaya karşı duyarsız değil aslında. O panel de yaşananlar, beni bayağı bir etkilemişti.
İnsanlar kendilerini boşlukta hissetmemeli o yaşanan boşluk insanı ister istemez başka arayışlara itiyor. Geçmişe dönüp bakıyorum da o ara alkolü bıraksaydım daha mı farklı olurdu hayatım bilemiyorum. Kim bilir olurdu belki diye de düşünüyorum. En azından bu kadar evliliğim olmazdı. Belki ikisi haricinde yaptığım diğer 4 evlilik olmazdı.
Tepkili mekânda fayda var bu şehir bize yaramayacak anlaşıldı düşüncesiyle Zonguldak’tan ayrıldım. 16 yıl Türkiye’nin belirli şehirlerinde hayat mücadelemi sürdürdüm. Ne yaptığımı, neden şehirden uzaklaştığımı, neden başka yabancı yerlerde olduğumu bende bilmiyor, sorunca bende cevabını kendime veremiyordum. Hele ki belirli bir yaştan sonra yabancısı olduğun başka bir şehirde maddi durumun da iyi değilse kendi ayaklarının üzerinde durman çok zor.
Sen git bu yaştan sonra tanımadığın insanlardan iş iste, bir şeyler yaparız de, bu hiç doğru bir davranış olmuyor. Bunu söylediklerimiz direk olarak; ‘’ Bu yaşına kadar bir şey yapmamışsın, şimdi mi yapacaksın? ’’ Diyerek bir garip bakıyor yüzüne, bu tavırlar insanı daha çok üzüyor ama biz alkole de devam ediyoruz bu arada, insanlar birkaç gün deniyor, sabah akşam içtiğimiz için de ‘‘ Bu adam gece gündüz içiyor, bize ne faydası olacak ’’ diyerek işten çıkartılıyorum ve bütün kapılar kapanıyor.
Kim ne derse desin affedilir hiçbir tarafı yok bu alkolikliğin, kimse de sana hoşgörüyle bakıp, ‘’ içiyorsa vardır bir sebebi, bu kişi gerçekte dürüst ve düzgündür ‘’ gözüyle bakmıyor. Sadece sen anlatırken dinliyor, dinlerken de nasıl kovarım hesabını yapıyor. Velhasıl çok sıkıntılı bir hayat yaşadım.
Bir gün burnumda tüten o çok özlediğim şehrime geri döneceğim dedim. Zonguldak’a döndüğümde alkolü bırakacağımı, bırakmam gerektiğini, Zonguldak’ta ki insanların bir daha beni böyle görmelerini istemediğimi düşündüm ve alkolü bırakmaya kesin karar verdim. Alkol alırken ki yaşadığın, geride bıraktığın çevrenle, geriye döndüğünde karşılaştığın çevrenin arasında o kadar bariz fark oluyor ki, alkol alırken Necdet’i görünce kaçanlar, alkolü bıraktıktan sonra ‘’Nasılsın ne var ne yok’’ diye seni aramaya başlıyorlar. Atatürk Devlet Hastanesi’nde Doktor Alper Bey vardı. Onun kontrolünde tedaviye başladım. Bu tedavi benim 10. Tedavimdi. 2 hafta sonra doktorumda, bendeki azmin inancını ve samimiyetini gördüğüm için dernek kuralım konusunu kendilerine açtım. Kendisi Dernek kurma fikrine çok iyi baktığını, yardımcı olacağını söyledi. ‘’ Benim 3 tane psikoloğum var. Psikoloğumla beraber dernekte görev alırız ’’ dedi.
Bir aylık tedavimden sonra ben dernek çalışmalarına başladım. Atatürk Devlet Hastanesi’nin 3 tane doktoru, 4 kişi de asil yönetim olarak 7 kişilik bir kadro ile vali Bey’e tüzüğümüzü verdik. O zamanki valimiz Sayın Erol Ayyıldız bu konuda çok hassas davrandı. İmzayı bir gün bile bekletmeden tüzüğümüzü imzalayıp hayırlı olsun dedi ve biz derneğimizi kurduk.
Derneğimiz 2010 yılında kuruldu. Kurduk kurmasına ama yönetimi bir araya getiremedik. Dernek aidatlarını 10 lira, yönetimdekilerden 50 TL olarak belirlemiştik. Derneğin parayla işi yok ama bir ofis giderleri var. Sayın doktorlarımız 50 TL’yi veremeyeceklerini beyan ederek yönetimden ayrılmak istediler. Bu beni hayal kırıklığına uğrattı. Tıp insanları, akademisyenlerle beraber hayal kurarak, destek oluruz dedikleri için bu derneği kurduk. 2010 yılında dernek kuruldu, toplantıya bile gelmediler.
Dernekler masası ile görüşüp olağanüstü genel kurul kararı aldık. Yönetimi değiştirdik, yeni yönetimle, yeni çizgimizle, tüzüğümüzde değişiklik yapmadan yolumuza devam ediyorum. Burada ben mi hatalıyım, karşı taraflar mı haklı, bu kararı yazıyı okuyan kamuoyuna bırakıyorum. Ben hakikaten müsterihim. Onlara kızmakta da çok haklıyım. Beni bu hale getirip sonra 50 TL ödeyemeyeceğiz deyip ayrılmak doğru bir davranış değil.
Kurulduğundan beri derneğimizin 180 üyesi vardı 180 üyenin 160 tanesinin istifa yazılarını gönderdik. Bunlardan 50 tanesi AK Parti kadın kolları. Avukat Havva Yılmaz’ın zamanında ‘’Atatürk Kültür Merkezi küçük salonunda toplantı yapalım, AK Parti Kadın Kolları olarak derneğe destek olalım ‘’ dediler. Toplantıyı yaptık, derneğe destek olmak isteyenleri orada üye yaptık. Aidatımız da 10 TL. dedik ama o günden sonra ortada kimse yok. Ne toplantıya geldiler ne de aidatlarını ödediler. Basına göstermelik olsun diye bana bunu yapmışlar. Sadece ismi orada bulunsun diye adını yazdıranlar bunlar. Hiçbir katkıları olmadığı gibi sadece derneğe üye olduğunu göstermek için adını yazdıranlar. Onların da istifa mektuplarını gönderdim. Ben kimseyi icraya veremiyorum. Ama ben gidip başkasına 5-10 TL için avuç açıyorum.
Mevcut İl Milli Eğitim Müdürümüz Turgut Özbek’ten önce görev yapan İl Milli Eğitim Müdürümüz ile bir protokol yaptık. Ben 40 yıllık bir alkoliğim, bütün sıkıntılarını yaşamışım, iyi olan, güzel olan hiçbir tarafı yok. Tek çarenin eğitim olduğunu düşünüyorum. İşin bir tıbbi tedavi tarafı var ama biz bu işin önce eğitimle çözüleceğine inanıyoruz, yani aileleri, çocukları bu konuda bilinçlendirelim, eğitelim istiyoruz.
Anne ve babaları çocukların daha çok uyuşturucu maddelere ulaşmamaları ve bulaşmamaları için neler yapabiliriz, anlatalım ve bunu akademisyenlerle yapalım istedik. Üniversite ile bir anlaşmamız oldu. Psikiyatr Ana Bölüm Başkanı bize destek verdi ve halen daha vermeye devam ediyor. Bu zamana kadar 37 tane panel yaptık. Çok güzel panellerimiz oldu. Bülent Ecevit Üniversitesi Psikiyatr Ana Bölüm Başkanı Nuray hocamıza ayrıca teşekkür ediyorum. Kanada Üniversitesi’nin profesörü de eğitimlerimizde bize yardımcı oldu. Ben eğitimde bize yardımcı olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu güne kadar 5.700 öğrenciye, Halk eğitim merkezinde kurs gören 450 annemize ulaştık. Kamuoyu oluşturabilmek, farkındalık yaratabilmek adına iyi de ses getiren 2 tane sokak gösterimiz oldu. Benim felsefemde farkındalık yaratmak çok büyük bir olaydır. Valilik makamında veya etkili-yetkili makamlarda dernek furyasından bahsedilir evet bu doğru, her yerde olduğu gibi Zonguldak’ta da 400’den fazla dernek var, bunların birçoğu tabela dernekleri. Hakikaten çalışan, topluma katkısı sağlayan 3-4 tane dernek var, onların da hakkını yememek lazım.
Gelelim sokak gösterilerini neden istediğime. Açıkçası herkes yerel basını takip etmiyor, okuyan ve okunan istisnalar dışında, insanlar interneti açınca facebook sosyal paylaşım sitelerine bakıyor. İşine gelen, sempati duyduğu siyasi partiyi takip ediyor ya da çiçek böcek resimlerine bakıyor. Bu nedenle sokak gösterileri yaparak, sokak görselliği ile amacımızı herkese duyurmaya, farkındalık yaratmaya çalıştık.
Bakın şimdi anlatacağım olay da çok önemli, Atatürk devlet Hastanesi’nde çalışan şimdi emekli olan bir hemşire, alkolik kardeşini alkolden vazgeçirmeye çalışıyor. Kardeşini alkolden vazgeçirmek için tedaviye razı edemiyor ama sağdan soldan eskiden alkol bırakmak için tedavi gören hastaların, alkol isteğinden uzaklaşmasını devam ettirebilmek için, şimdi piyasadan kaldırılan ilacı kulaktan dolma duyup, kardeşinin yemeğine bu ilaçtan katmaya başlıyor. Bu ilacı bilerek veya bilmeyerek aldıktan sonra peşinden alkol içmek cinayete teşebbüstür. Bu ilaç alkolle birlikte alındığında karaciğeri patlatıyor.
Hastanede çalışan bir hemşire bunu bilmiyor ve kulaktan dolma bilgilerle kardeşine bu ilacı veriyorsa, eğitimsiz insanlar ne yapmaz ki. Onun için biz bunu annelere anlatmayı uygun görerek, Halk Eğitim Kursiyerlerine ve sokak gösterilerine başladık. Bu eğitimle çözülecek bir sorun. Bizler bu seviyeye geldikten sonra Milli Eğitim Müdürlüğü ve Sayın Ayyıldız’dan sonra göreve başlayan valimiz Sayın Ali Kaban Bey’e durumu izah ettim ama ben Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu konuya gerekli desteği vermediğine inanıyorum. Laf olsun diye milli eğitimin bu çalışma içinde olduğunu göstermeye çalıştılar ama hiçbir çalışmanın içinde maalesef olmadılar.
Ben Milli Eğitim Müdürü’nün kendisine de bunu söyledim. Giden Valimiz Erol Ayyıdız’a da söyledim. ‘’37 panel düzenlendi siz hangisine geldiniz? Vali olarak, devletin en büyük mülkü amiri olarak kendinizi orada gösterseydiniz, bu dernek boş değil diye halkın dikkatini çekerdi ama siz katılmadınız ‘’ dedim.
2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık döneminde kanunlaştırılan alkol satışına getirilen yasaklar var. Bizim derneğimiz Tütün Alkol Kurulu’nun Denetleme Kurulunun da üyesi. Bu yasaklar yani saat 22:00’den sonra marketlerden içki satışının yasaklanması çözüm değildir. Polisin çok olduğu bölgelerde evet marketler içki satmıyor ama satan marketlerde var. Restaurantlara gece 01:00’e kadar satış serbest diyorsun, marketlere kapat diyorsun. Restaurantlarda gece 22:00’den sonra alkol satıyor.
Biz bu durumu eski Emniyet Müdürü ile paylaştık. Yasaklama hiçbir olayda çözüm değil, hele hele alkol de hiç değil. Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığının yaptığı bir brifingde ben üst makama ‘’ çocukların, gençlerin günlük, haftalık, aylık, harcadığı para çevresi ve ailesi tarafından mutlaka takip edilmelidir ‘’ dedim. Uyuşturucu takibi, halkın gençleri yakın ilgi ve alakasıyla, duyarlılığıyla olur. Aileler mutlaka çocuklarını takip etmeli. Bizde böyle şeyler olmaz diyerek rehavete düşmemeli. Bunlar hakikaten çok önemli. Bonzai denen bir sentetik uyuşturucu çıktı. Merdiven altı satışı yapılıyor. Tanesi 3-5 TL. Bu Emniyet Müdürümüzün başarılı çalışmaları nedeniyle Zonguldak’ta pek bonzaiye rastlanmıyor artık.
Bir bira 6.50 TL. Alkole özenmiş veya alışmış çocuk her gün içmek ister. Bir genç çocuk 3-4 bira ile ancak kafayı bulur. 6.50 TL den dört bira 20.00 TL’nin üstünde para ediyor, bu parayı çocuk biraya vereceğine 5 TL verip merdiven altı hap alıyor ve aklınca ucuza kafa buluyor. Hükümet içki zammıyla övünüyor belki ama bu çocukları zehirlediğinin farkında değil. Bu da bir felakettir, olaya buradan da bakmak gerekir. Bunu eğitimciler araştırmalı ve bunu hükümete sunmalı, bu izlenen yanlış bir politika. Yasaklar başka zararlı eylemlere yönlendirir insanları. Yasaklama yerine halkı bilinçlendirmek gerekir.
Giden İl Emniyet Müdürümüz Metin Seyfi Sazak Bey’e yönetim olarak iki defa brifing verdim. İki seferinde de eski Emniyet Müdürümüz Sayın Seyfi Sazak ile uyum sağlayamadık. Yeni gelen Emniyet Müdürümüz Sayın Osman Ak Bey’e de brifing verdik. Sayın Emniyet Müdürümüz Osman Ak; ‘’Başkan seni dinledim. Toplum Destekli Polisle uygun olacaktır ‘’ dedi. Benim istediğim de zaten buydu. Eski Emniyet Müdürümüz vermemişti ama şimdiki Emniyet Müdürümüz verdi. Toplum Destekli Polisin sadece üniforması var. Polis olduğunu belirtmek için Devletin üniforması var. Silah kullanmıyor, cop kullanmıyor ve hepsi de eğitimli çocuklar. Biz Toplum Destekli polisimizle birlikte 7 tane panel yaptık.
Sayın Emniyet Müdürü’ne ‘’ Çocukları polisten korkutmayalım, Polisin gülen yüzünü, öğrencilerimiz, çocuklarımız görsün. Polisin bir devlet memuru olduğunu, valilikte çalışan bir memurun kalitesi ile polisin kalitesinin aynı seviyede olduğunu bilsin ‘’ dedim. Kendileri de sağ olsunlar bu talebimizi doğru ve uygun görerek, Toplum Destekli polisini bize verdi uyum içinde çalışıyoruz. Bu sene neler yapacağız henüz onu bilmiyorum. 2015-2016 Eğitim öğretim yılında değişiklik oldu mu olmadı mı onu da bilemiyorum. Ortak çalışmalarımız çok güzel gitti. Ben buradan İl Emniyet Müdürümüz Osman Ak Bey’e ve bizlere katkı veren Emniyet güçlerimiz Toplum Destekli polislerimize teşekkür ediyorum.
Zonguldak’ın en büyük handikabının Liman olduğunu, dışarıdan gelen gemilerin, tırların çok iyi kontrol altında tutulması gerektiğini, bize gelen duyumlarda şoförlerin bunları getirebildiğini Emniyet Müdürlerimize söyledik. 2 ay olmadı 118 kilo eroin yakalandı. 118 kilo eroin bir şehri zehirleyebilecek derecede büyük bir madde. Bu yapılan operasyon dolayısıyla mevcut Emniyet Müdürümüzü ve ekibini hakikaten tebrik ediyorum. Polisiye tedbirler olacak. Emniyetin kolluk kuvvetlerinin tedbirleri olacak, olmalı da bunlar şart. Fakat yapılması gerekenlerin en başında eğitim olduğunun anlaşılması lazım.
2015 Genel seçimlerinden bir hafta önce AK Parti eski Milletvekili Özcan Ulupınar 50 kişilik bir kadroyla derneğimizi ziyarete geldiler. Biz ‘’ hayırlı olsun, yeniden seçilirseniz dernek olarak sadece sizden alkol ve uyuşturucu ile mücadelenin hükümet sorunu değil, devlet sorunu haline getirilmesini ve bu yönde çalışmalar yapılmasını istiyoruz ‘’ dedik.
Bu sorunun bu güne kadar hükümetin getirdiği çözümlerle son bulmadığını gördük. Bütün siyasilerin bu yönde çalışarak devlet politikası haline getirmedikten sonra bunun altından kalkılamayacağını belirttik. Çünkü burada çok büyük bir rant var çok para var. Bu paranın paylaşımı bile cinayetlere, ölümlere sebebiyet veriyor. Bütün ülkeler bunlarla savaşıyor. Kimi ülkeler artık işin içinden çıkamayacağını anlayınca miligram veya gram konusunda serbest bırakma yoluna gittiler.
Türkiye bu kaliteyi yakalayamaz. 2-3 gramı serbest bırakayım diyemez. Çünkü henüz böyle bir kültürü kaldıracak eğitimi almış hassas bir topluma sahip değiliz. Kahvede oturmanın, çiklet çiğnemenin bile bir kültürü var ve biz bu kadar basit bir kültürü bile yerinde kullanmayı bilemiyoruz. Bizler çok geç olmadan bu kültürü, eğitimi bir yerden topluma vermeye başlayalım o kendini zamanla götürecektir zaten, bunu başarmak için bunun bir devlet politikası haline gelmesi lazım.
Mevzusu olmuşken, AK Parti Milletvekili Özcan Ulupınar’ın bu derneğe borcu olduğuna da değinmek istiyorum var. Seçim dönemi derneğimize geldi toplam borcumuzu sordu ve ‘‘Tamam bu borçların hepsini ben halledeceğim ‘’ diyerek söz verdi ama seçilemeyince o da unuttu verdiği sözü. Bekliyoruz bakalım nasıl halledeceğiz. Toplam 6 bin TL’ye yakın borcumuz var. Kira, vergi, sigorta matbaa borcumuz birikti.
Halkımızda duyarlı olan yok mu var elbette ama herkes şunun arkasına saklanıyor; ‘’Çok dernek var hanginize yetişelim arkadaş. ‘’ Onlarda kendilerince haklı olabilirler ama bu dernek insan hayatıyla, toplumun düzeniyle, yaşamla direkt alakalı, yöresel hizmetlere, şenliklere sağladıkları katkının birazını da toplumumuzu ilgilendiren bir derneğe karşı da göstermelerini beklerdim.
Toplumu ilgilendiren bir dernek oluşumuzdan kaybediyoruz herhalde. Bir yöre derneği, belli bir kesimin derneği olmadığımız için bu dernek bu insanlar bize bulaşmasın mantığıyla mı bakılıyor acaba.
AK Parti mevcut Milletvekili Hüseyin Özbakır’a başsavcı iken ziyarette bulunduk. ‘’ Kendinizden destek istemiyoruz, bulunduğunuz etkili ve yetkili ortamlarda derneğimize sahip çıkılması gerektiğini söyler misiniz ‘’ diye ricada bulundum. O zaman kendisi Cumhuriyet başsavcısıydı. ‘’ Söz başkan, seni bu mağduriyetten kurtaracağım ‘’ dedi. Aradan 6 ay geçti. Sayın Özbakır milletvekili adayı oldu. Derneğimize bile çıkamadı, aşağıya geldi ben kendisine gittim. Sözünü hatırlattım. ‘’Başkan sözüm geçerli, bir sabret’’ dedi. Bizi bu mağduriyetten kurtaracağını söyledi ya! bizde sabredip bekliyoruz bakalım. Hep bir sabret ile geçiyor zaman. Aylar çabuk geçiyor, borçlar da hızla birikiyor. Yıllardır hep sabrediyoruz biraz daha sabredelim.
Derneğimizin bulunduğu yer bir iş hanı, burada nereden bakarsak bakalım 50-60 tane dükkân var. Bu ofisin, dernek binamızın burada olması bile uygun değil. Çünkü derneğe duyarlı insanlar ‘’ Bizim mahallede, okulda bunu kullananlar var, satanlar var ‘’ diye bizi ziyarete geldiklerin de ikinci defa gelmek istemiyorlar, çünkü deşifre olacaklarına inanıyorlar.
Emniyetle bu konuyu da konuştuk. ‘’ Ben, bize gelen ihbarları size bildirsem siz bana illa bu bilgi kimden geldi diye soracak, yarın gidip o muhbiri evinden alacaksınız ama halk bunun böyle olmasını istemiyor ‘’ dedim, halk bundan dolayı da ister istemez tedirgin oluyor. Bunu bir çözüm olarak düşünmek ve gerektiği şekilde hareket etmek lazım, ben hep umutlu oldum, hala umutluyum, umudumu yitirmeye de niyetli değilim, Sayın Emniyet Müdürümüzün de bu konuda bir şeyler yapacağına yürekten inanıyorum.
Bizim derneğimiz diğer dernekler gibi değil, ben 65 yaşındayım, iyi de bir işim vardı. Ben insanları tanıyorum. Sokağa çıktığımda hiç kimsenin ‘’ Böyle bir dernek ne yapar canım, olmasa da olur ‘’ dediğini duymadım. İnanın herkes böyle bir derneğin olması gerektiğini, bu dernek sayesinde alkol ve uyuşturucu ile mücadele edilmesi gerektiğini söylediler.
Derneğimizi ilk kurulduğumuz sene Kozlu Belediye Başkanlığı’nı Ali Bektaş yapıyordu. Yönetim olarak kendisine gittik. Kendisi bize; ‘’ Ofisiniz nerede, kaç lira kira veriyorsunuz ’’ dedi, bizde kendilerine ofisimizin yerini ve kirasını söyledik. Sayın Bektaş bize basın mensuplarının karşısında; ‘’Tamam başkan 2 senelik kiranız Kozlu Belediyesi’ne ait’’ dedi. Sadece 3 ay Sayın Bektaş bize yardımda bulundu. 3 ay sonra telefonlara bile çıkmadı. 5-6 ay kendisine ulaşamadık, haliyle kiramız da birikti.
Basında çıkan haberden dolayı bina sahibi bize gelip; ‘’ Bektaş kira bedelini size veriyor, siz neden kira borcunuzu ödemiyorsunuz ’’ dedi. Haklı olarak bunu söyledi çünkü Sayın Bektaş basının önünde bizlere kira bedelini ödeme sözü vermişti. Kira beledini işyeri sahibine değil, 3 ay elden bize ödedi, biz de işyeri sahibine ödedik. Birkaç ay kirayı ödemeyince işyeri sahibi, paranın bize Sayın Bektaş tarafından ödendiğini, bizim kendisine ödeme yapmadığımızı sandı haklı olarak.
Eski valimiz Sayın Erol Ayyıldız’ın makamının önünde Sayın Bektaş’ı gördüm. Kendisine; ‘’Ali Bey, Müslüman her şeyi yapar ama yalan söylemez. Gelin birlikte bir basın toplantısı yapalım, biz böyle düşünmüştük ama Kozlu Belediyesi’nin durumu iyi değil kirayı ödemeye devam edemeyeceğiz ya da veremiyoruz veya vermiyoruz gibi bir basın açıklaması yapalım ‘’ dedim.
Böyle bir açıklamaya kesinlikle benimde ihtiyacım vardı, çünkü mal sahibim parayı Bektaş’tan alıyor ve kendisine ödemiyoruz sanıyordu, bunun yine basın önünde açıklığa kavuşması gerektiğini düşünüyordum.
Biz her sene İçişleri Bakanlığı’na bağlı Dernekler Daire Başkanlığı’na da kendi başkanlığımıza da bilançomuzu veririz. Ne harcıyoruz, ne topluyoruz, neyi nereye ne kadar ödüyoruz, bilançomuzu valilik inceliyor. Ben bu 5 sene içerisinde 17 bin TL cebimden para harcamışım, bunu kimseye anlatamadık. Dernek işleri gönül işidir ama duyarlı vatandaşlarında desteğiyle yürür.
Eski Valimiz Erol Ayyıldız zamanında Milli Emlak Dairesi’nden kiralık yer tahsisi istedim, bana iki yer gösterdiler ama belediyeden müsaade alınması gerektiğini söyleyerek beklememi istediler. Biz Milli Emlak’a yazımızı yazdık. Belediyeye de plan projemizi sunduk. Sayın Belediye Başkanımız Milli Emlak’ın ve bizim gösterdiğimiz yerleri yeşil alan diye kabul etmediler.
Akabinde bir yazı daha yazıp belediyenin bize yer göstermesi talebinde bulunduk. Çünkü Kızılay Genel Müdürlüğü Zonguldak Kızılay Şube Başkanı Nihat Aygün’ün aracılığıyla bize konteynır verdi, ofis olarak kullanacaktık, bizim için de uygundu. Ne acıdır ki bu konteynırı koyacak bir yer bile bulamadık. Bize bir yer tahsis edilemedi. Buna TTK’da dahil, Valilik’te dahil, belediye de dahil.
En çok kırıldığımız Sayın Belediye Başkanı Muharrem Akdemir. Belediye Başkanı Sayın Akdemir öğretmen kökenli, daha duyarlı olmasını ve eğitime önem vermesini beklerdim, zaten öylede olması gerekiyor. Bizim dernek olarak kimsenin yediğiyle içtiğiyle ilgilenmediğimizi, eğitimle uğraştığımızı kendisi çok iyi biliyor. Bu konuda bize en büyük yardımı yapması gereken de belediye başkanımız olmalıydı.
Kendisine olan talebimiz hala geçerli. Bize belediye ivedi olarak bir yer göstersin, Türk Kızılay’ı Genel merkezinin bize temin ettiği konteynırı oraya koyarak dernek binası olarak kullanalım. Biz Liman arkasının oraya bu konteynırı kurmak istiyoruz. Çünkü Liman arkası bölgemiz alkol ve uyuşturucu kullanılan mekanlardan bir tanesi belki de en önemlisi, açık alan bunu Zonguldak halkı da biliyor, emniyet de biliyor, belediye de biliyor.
Balıkçı barınaklarının kaldırılmasının bile gündeme getirildiği bir şehirdeyiz. TTK’nın Fen Tetkik Müdürlüğü’nün önünde bir bahçe var, bu bahçeye bu konteynırı koyalım, derneğimizin tabelasını da asalım, bu bile bir caydırıcılık yaratır. Burada Alkol ve Uyuşturucu ile Mücadele Derneği’ni gören insanlar alkol almaya bile çekinirler.
Biz bütün bu gerçekleri bir türlü anlatamadık, ya da biz anlattık da onlar anlamak istemedi bilemiyorum. Ne hikmetse Belediye Başkanının bu derneğe bir antipatisi olduğunu düşünüyor ve bunun ne olduğunu çözemiyoruz. Sayın Erhan Darende’nin görev aldığı sürede matbaaya yaptırdığımız 530 TL civarındaki işin parasını bile 1-2 senedir alamıyoruz.
Eski Valimiz Erol Ayyıldız döneminde Milli Eğitimden sorumlu Vali Yardımcımız Fethi Özdemir idi. Çaycuma’da öğretmenlerin katıldığı sertifikalı bir seminer yaptık. Sertifikaların tanesini 1 TL diye anlaştık. Maliyeti bile değildi ve matbaacı bile bize yardımcı oldu. Vali Yardımcımız Fethi Bey kabul etti, ‘’sertifikaları bastırın, biz Milli Eğitim olarak bunu ödeyelim ’’dedi. Tam 2 senedir biz 580 TL’yi alamıyoruz.
Milli Eğitim Müdürü paramız yok diyor geçiştiriyor, halen Milli Eğitim Müdürlüğü sekreterinin önünde faturamız duruyor, ne beni arayan, ne de matbaacıyı arayan, soran var. Marangozlar Odası başkanımızla geçen görüştük. Kendisiyle biraz dertleştik. ‘’Başkan o kadar zor durumdayım ki’’ dedi. Bende niye ki diye sordum; ‘’Milli Eğitimden her okula bir mescit yapılması kararı çıkmış. Milli Eğitim Müdürlüğü okul müdürlerini yönlendirmiş. En az 6 okul geldi. Bu okulların mescitlerinin ağaç bölümünü ben yapıyorum’’ dedi.
Şaka gibi geliyor insana Milli Eğitim okullara mescit olacak diye bir kanun çıkarmış. Bunu da şehrimizin işadamlarına yıkmaya çalışıyor ve yıkmış da. Bizim derneğe bu yapılamaz mıydı? Bu bizim ve korunması gereken gençlerimizin hakkı olamazmıydı? Biz bu güne kadar basını ağlama duvarı yapmadık ama artık alacaklılarımızla gırtlak gırtlağa geldik.
2010 yılından bugüne durumumuz bu. Derneğimizin belirli hiçbir geliri yok. Bireysel olarak sözlü ve yazılı destekler, anlaşmalar var ama verilen sözlerin hepsi ne acıdır ki unutuluyor. ‘’Ne demek başkan hallederiz’’ diyenlerin hiçbiri sözlerini yerine getirmediler. Ben 10 TL- 5 TL için millete yalvarıyorum gelin derneğe sahip çıkın diye. Eski Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Salih Demir benim çocukluk arkadaşım, Gelik’li hemşehrim, ağabeyi Erdoğan Demir çocukluk arkadaşım, amcalarıyla aynı lisede beraber okuduk.
Dernek kurulduğunda Salih Demir’in bürosuna bizzat kendim gittim, ona gitmeden önce de Genel Sekreteri Renda Hanımla görüşmüştük, hatta Renda Hanım ‘’Ne demek başkanım, böyle bir derneğe tabii ki yardım edilmesi lazım, siz bana 1000 TL’lik makbuz kesin, gönderin ‘’ dedi. Bu faturayı kestik gönderdik ama ödeme yapılmadığı için geri aldık. Neyse ben ziyaretimde Salih Demir’e ‘’Beni tanıyorsun arkadaşım, ben böyle bir dernek kurdum, bu derneğin sadece ofis giderleri var, gel Ticaret ve Sanayi odası olarak bu derneğe bir el atıver ‘’ dedim. Salih başkan ne hikmetse bu derneğe sıcak bakmadı. Gerçi kendisi alkol kullandığı içindir belki de. Buradan olaya baktıkları için mi böyle oluyor ben bir türlü anlayamıyorum.
Alkol alan başka arkadaşlarımda var. ‘‘ Bu zıkkımı hem içiyoruz hem derneğe katkı vermemiz doğru olmaz’’ diyorlar. Bence bu çok yanlış bir düşünce bu doğru değil. Bu derneğin büyük şehirlerde de şubeleri var. Biz sanıyorum sadece Zonguldak olarak bunu kabul edemedik. Büyük şehirlerde bu kabul gördü ama bizde fiyasko, insan sağlığına çok fazla önem vermiyoruz ne yazık ki.
Efes Pilsen Anadolu Grubu bu derneklere yardım ediyor. İş adamı diyor ki; ‘’Ben bunu üretiyorum, bunun ticaretini yapıyorum ama kimseye de zorla için diye ısrar etmiyorum ‘’diyor.
Bir diğer işadamı araba imal ediyor. İnsanlar ölsün diye mi araba imal ediyor? Elbette hayır. Sen bu arabayı hatalı kullandın diye bu adam araba imalatından vaz mı geçsin yani, yok böyle bir şey. Biz bunu anlatmaya çalıştık.
Dijitürk’ü Elcezire kanalı aldı, islami yayın yapan, futbolla hiç alakası olmayan bir kanal, dijitürkü aldı. Camilerde, tekkelerde futbol haramdır denilmesine bakmıyor, adam ticaretine bakıyor. El Cezire bunu aldı diye millet futbol seyretmekten vaz mı geçecek yani? Hayır, olay bu kadar basit.
Bizim yaptığımız, yapmaya çalıştığımızda tamı tamına bu. Bu işi biz eğitimle çözeriz, sen de çocuğuna bunun bulaşmaması için aile olarak gereken önemi veriyorsan biz bu işi zaten başardık demektir. Ergen bir çocuk sıkıntıya gelmez, takibe hiç gelmez, çocuklarımızı sıkmadan takip etmemiz gerekir.
Biz bir şeyler yapmak adına hiç durmuyoruz, hiçbir şeyden de yılmıyoruz. Şimdiki Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir’e de gittik. Metin Bey’in bana söylediği aynen şu; ‘’ Başkanım seni ve çalışmalarını baştan beri takip ediyorum, çalışmalarınızı çok da beğeniyorum . Benim sana yapacağım, Demirpark Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde sana stant kurdurayım, makbuzunu bastır ister yardım topla, istersen reklamını yap ‘’ dedi.
Demirpark’ın müdürü sanırım onun kardeşi, kendisine ziyarete gittik. ‘’Bizim derneğimizin parası yok. Metin bey burada stant kurabileceğimizi bize söyledi ama bu derneğin parası yok. Buraya asacağımız afiş ve dağıtacağımız broşürlerin basımında bize yardımcı olur musunuz, maliyeti 300-400 TL’ ‘’dedik. Sağ olsun kendisi bize; ‘’Bir şey değil, ben sizi 2 gün sonra ararım’’ dedi ve aradı. Söylediği ise ‘‘Erdoğan Demir kabul etmedi’’ oldu.
Erdoğan Demir 750 TL için beni icraya verdi. 2011 veya 2012 senesinde Çevre Koruma Derneği başkanı Meltem Gürbüz Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Nuray Hocamızla beraber canlı yayına çıktılar. Meltem Hanım canlı yayın sohbetinde o anda çok etkilendi ve derneğe yakınlık hissetti. Bana ‘’Başkan Dedeman’da bir kahvaltı düzenleyelim, organizasyonu ben yaparım dedi ve organize etti.
150 davetiye bastırdık, nitekim kahvaltı günü sadece 6 kişi yönetim hariç 4 kişi geldi, ne acı ki Meltem Hanım’ın kendisi bile gelmedi. Bir ay sonra otel müdürü 30 kişilik kahvaltı rezervasyonumuzun parasını istedi. Müdüre; ‘’Siz Erdoğan Bey’e iletin yenmeyen kahvaltının parasını istemeyiversin bizden, biz kendisiyle görüşeceğiz’’ dedik.
2 kez Erdoğan Bey’in yanına gittik ama görüşemedik. Bir ay sonra 750 TL’den Erdoğan Bey bizim derneğimizi icraya vermiş. Kendisine telefon ettim, ‘’Yenmeyen kahvaltının parasını istemeyin, kahvaltı beklenen sonucu vermedi burası bir dernek, zaten gelen de olmadı ‘’ dedim. Borcu sildiğini düşünüyorum. O görüşmeden sonra bize borçla ilgili bir şey gelmedi. Belki de Erdoğan Demir’in bize 750 TL katkısı, kimsenin gelmediği kahvaltı borcunu silerek olmuştur.
Metin demir bize olumlu yaklaştı, Salih ve Erdoğan Demir bize pek olumlu yaklaşmadı. Demir Ailesi’ni hakikaten çok seviyorum. Zonguldak’a çok katkıları olmuştur bu çocukların. Burada yıllardır 5 bin, 10 bin kişiye yardım ettiler. Spor kulübüne, camilere yardım ettiler, bu asla inkâr edilemez. Dedim ya belki de biz dernek olarak kendimizi karşımızdakilere tam anlamıyla anlatamıyoruz. Ben kendilerine kırgın değilim, belki bu röportajın sayesinde onlarda, diğer vatandaşlarda derneğimizi ve verdiği mücadeleyi, bizi anlamaya çalışacaklardır.
Yöremizin içinde en az 4 tane belediye başkanı benim çocukluk arkadaşım. Bunlarla bile görüşüp derneğe destek alamadım. Ben Zonguldak Belediyesinden beni soktuğu borcu alamıyorum. Sevcan Özelli Hanım derneğe sahip çıkacağını, derneğin yanında olacağını söyledi. Kendisi bize; ‘ ‘Muslu Belediye Başkanı Sebahattin Adıyaman ile bir araya gelelim. Eren Enerji ile bir araya gelelim. Sosyal sorumluluk çerçevesi içerisinde bu derneğe Eren Enerji sahip çıksın ‘’ dedi. O da unuttu herhalde, araya seçimler girdi ondan da bir şey çıkmadı. Maddi anlamda, hiçbir kurumdan, odadan, kalkınma ajansından veya iş adamından destek alamıyoruz? Derneğin ayakta kalabilmesi için ileriye yönelik maddi beklentilerimiz var.
Dernek olarak 2010’dan bugüne karşılaştıkları zorlukları ve yüzlerine kapanan kapıları tek tek anlatan Özkan, en çok Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’e kırgın olduğunu belirterek, Alkol ve Uyuşturucu İle Mücadelenin eğitimle başladığını, eğitimci belediye başkanının eğitime saygısının olması gerektiğini ve sahip çıkması gerektiğini dile getirerek, Akdemir’in Derneğe karşı daha duyarlı olmasını istedi.
AK Parti eski Milletvekili Özcan Ulupınar’ın verdiği sözler olduğunu ancak 2015 seçimlerinde seçilememesi nedeniyle sözleri unuttuğunu belirten Özkan, tek umudunun adli tatilin bitmesiyle birlikte Baro ile yapacağı görüşme ve ortak çalışma olduğunu belirterek alternatif çözümler içinde olduğunu da söyledi.
Bir tane panelime gelmişti Ümit Arıcı. Panelde ne yapmak istediğimizi anladı. Kendisi bizi davet etti, kendisine durumumuzu izah ettik ve her ay kiranın yarısı olan 100 TL’yi ödemeye hazır olduğunu söyleyen Sayın Ümit Arıcı ‘’ Her ayın 25’inde gel benden 100 TL’ni al ‘’ dedi ve 3 aydır da bu desteğini sürdürüyor. Ben kendisine çok teşekkür ediyorum.
Alkol ve uyuşturucu toplumumuzu ilgilendiren çok ciddi bir sorun ve bunun kişilere verdiği zarar bireysel olduğu kadar toplumsal da. Bundandır ki alkol ve uyuşturucuyla hep birlikte toplum olarak mücadele vermeliyiz. Bunun için bürokrasiden, siyasetçimize, sivil toplum kuruluşlarımızdan, iş adamlarımıza kadar herkesle birlik ve bütünlük içinde hareket etmeliyiz.
Ben herkesi derneğimizin amacını anlamaya, derneğimize destek olup alkol ve uyuşturucuyla mücadele etmeye davet ediyorum. Burada yazmanızı istediğim açıkladıklarıma kimse gücenmesin bana 5 senedir verilen sözlerin hepsi unutuldu. Bu güne kadar hiçbir zaman basını bu şekilde kullanmadık ama artık yönetim olarak, dernek olarak bizlerinde dayanacak gücümüz kalmadı. Bizi bugüne kadar anlamayanlar ya da anlamak istemeyenlerin bugünden sonra anlamalarını umuyorum.
Zonguldak Barosu bizimle çalışmayı uygun gördü. ‘’Etkinliklerimizi baro başkanlığımızla beraber yürütelim ‘’ dedik. Baro Başkanımız konuya sıcak baktı, gidip brifing verdik, yaptıklarımızı yapacaklarımı anlattık, kendileri bizim değerlendirmemizi barolar birliğine aktarmışlar. Barolar Birliği ‘’Hayat boyu uyuşturucu ile mücadele ‘’ programlarına dâhil edebileceklerini adli tatilden sonra beni Ankara’ya davet ederek neler yapılabileceği konusunda görüşmeler yapacağımızı söylediler.
Adli tatilin bitmesinin ardından Baro ile bu görüşmeyi yapacağız. Bunca zaman ister istemez sıkıntı çektik, mal sahibimiz biraz daha bekleyecek, yapacak başka bir alternatifimiz yok. Ben buradan sizlerin vasıtasıyla Demir Ailesine, diğer işadamlarımıza, oda başkanlarımıza bir kez daha sesleniyorum, ‘’ Bu derneğin ayakta kalabilmesi için ofis giderlerinin düzenli karşılanması lazım, biz başka bir şey istemiyoruz. Eğitim için harcırahlarımızı, masraflarımızı zaten öyle ya da böyle karşılıyoruz.
BİR İNSANI AHLAKEN EĞİTMEDEN SADECE ZİHNEN EĞİTMEK TOPLUMA BİR BELA KAZANDIRMAK DEMEKTİR.
En büyük tuzak: “Bir defa denemekten ne çıkar?”
Ebeveynlerin meşhur gafleti: “Benim çocuğum yapmaz!”
Zararlı Alışkanlıklardan En Güzel Korunma Yolu: Hiç Başlamamaktır
Sevginin Boşluğunu Zehirle Doldurmayın
(ALMUDER) Başkanı Necdet Özkan
Haber : NEJDET ÖZKAN
ETİKETLER : Yazdır