ADINI MUTLUHAN KOYDUK
Özel bir evlada, otizmli bir erkek evlada sahip bir annenin duygularına satır satır şahit olacaksınız. Onlar her şeyin farkında sadece dünyalarına tıklamanız gerekiyor.
19 Agustos 2015 14:02:00
Ben ; Aydan Eken Er
Gencecik yaşta, isteyerek yaşanmış bir hamilelik sonucunda oğlumu kucağıma aldım, o kadar çok hayallerim vardı ki yaşanması gereken, o küçücük bebeği kucakladığımda Allaha şükrediyordum sağlıklı bir evlat sahibi olduğum için, ailece yaşadığımız mutluluğumuzu kelimelerle anlatamam. Hep mutlu olsun dedik ve adını Mutluhan Koyduk.
Rutin çocuk hastalıkları dışında her hangi önemli bir hastalık geçirmeden 2 yılımızı bitirdik. Çalışan bir anne olduğumdan dolayı anneanne ve babaannenin sevgi ve gözetiminde büyüyordu.
2 Yaşına kadar normal gelişim gösteren bir çocuk ismi çağrıldığında bakmamaya, televizyona odaklanmaya, etrafındakilerle ilgilenmemeye, göz teması kurmamaya yavaş yavaş hırçınlaşan bir çocuğa dönüştüğüne şahit olduk ve hemen doktor yollarına düştük, araştırmalar, koşuşturmalar başladı.
Hayatımın merkezinde olan oğluma OTİZM teşhisi konulduğunda aslında ilk kez duymuştum o kelimeyi. Ben gerçek anneliği o andan itibaren bu güne kadar bizzat yaşayarak, deneyimlerimizle öğrendim ve hala da öğrenmeye çalışıyorum. İlk teşhisi duyduğunuzda her ne kadar irkilseniz, kendi çocuğunuza yakıştıramasanız da işte o anda sımsıkı çocuğunuza sarılıyor ve bunlarla birlikte savaşacağınıza ant içiyorsunuz. Üstesinden gelinmeyecek hiçbir engel yoktur diyor bu inançla savaşmaya başlıyorsunuz.
Anneliği keyifli yaşayarak öğrenmenin yanında, bizdeki öğrenme biçimi farklı da olsa ben bir anneydim.
Tüm hayallerim çocuğum üzerine gelecek ile kurduğum umutlarım tamamen yer değiştirmişti. Yarı yolda kalmış gibiydim, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, sanki her şey bitmiş gibiydi benim için.
Ama sonradan anladım ki asıl hayat benim için o zaman başlamıştı. Bir amaç uğruna savaş vermekle yaşamımız anlam kazanmıştı. Anne olmak dünyanın en zor görevidir ve bizim gibi anneler için daha bir zordur. Ben öğrendim ki evladın için savaşmak çok güzel bir duyguymuş.
Gerçekten kendin için düşünmeyi, nefes almayı bırakıp evladın için beklentisiz bir ilişkiye, yaşamaya başlıyorsun. Hiç umarsız kendini unutup onun için yaşamaya başladığın anda gerçek anneliği tadıyorsun.
Biz anneler sadece evlatlarımıza beklentisiz sevgi verebiliyoruz, eğer çocuğunuz birde otizm ise yıllar nasıl geçerse geçsin o hep sizin sevginize, ilginize, şefkatinize muhtaç bebeğiniz olarak kalıyor.
Normal gelişen çocukların anneleri o kadar gereksiz olaylara kafalarını takarlar ki, bunlar bizim için çok anlamsız davranışlardır.
Otizm olan çocuklar engelli değil aslında, bende zamanla, yaşadıkça anladım ki onlar özel çocuklar. O zamanlar internet çok fazla kullanılmıyordu, otizmi anlatan kitaplar arıyor, buluyor, okuyor, araştırıyor, kendimi geliştiriyordum.
Seminerlere katılmaya başladım ve özel eğitimin içinde buldum kendimi. İnsan başına gelmeden hiçbir konuda gerçek fikir sahibi olamıyormuş bunu da öğrendim.
Aldığım eğitimlerde öğrendiklerimi birebir Mutluhan’a öğretmeye çalıştım. Tanı konduğunda doktorumuz ‘’ işiniz zor Allah yardımcınız olsun ‘’ demişti. Çok şükür Allah yardımcımız oldu ve ben hiç yılmadan mücadeleme devam ettim.
Mutluhan okuyor, yazıyor ama hiç konuşmuyordu. Mutlaka insanlarla iletişim kurmasını sağlamalıydım bunun için eğitimlere katıldım onu toplum içine çok sık sokmaya başladım. Birebir terapiler, özel eğitim dersleri almaya başladık.
Bu mücadelenin en zor yanı, etrafınızda bilinçsiz bir toplumun var olması ve yaşadığımız toplumun, bakış açısı. Benim ailemin, yakın çevremin desteği, duyarlı davranışları ve verdikleri moral bana her zaman güç vermiştir. Bizim durumumuz hakkında çok fazla bilgiye sahip olmasalar da sevecen ve duyarlı yaklaşımları oğlumu bu şekilde kabul edişleri elbette bizi mutlu ediyor
Ancak toplumun bakış açısı için aynı şeyi maalesef söyleyemeyeceğim. Bu yazıyı okuyan “normal” gelişim gösteren çocuk annelerine ben buradan seslenmek istiyorum ‘’lütfen farklı gelişen özel çocuklarımıza destek verin, yazık ya vah vah diyerek onlardan uzaklaşmayın.’’
Özel çocuklardan uzak durarak, kaçarak onları cezalandırmayın, onlar öyle olmayı kendileri istemedi, Allah kimseye göstermesin ama oluyor işte.
Bizlerin mücadelesini hiçbir şey yıkamaz toplumun bizlere olumsuz yaklaşımından başka. Maalesef yazılı ve görsel basın bizim gibilere medyada çok fazla yer vermez. Aksine algı yaratmak, insanları bilinçlendirmek lazım.
Çocuğunuzu topluma kazandırmaya çalışırken, birde toplumun kendisine, kendinizi kabul ettirmeye çalışıyorsunuz.
Uzman doktorlar Otizmi engel gurubuna almıyor zaten, özel çocuklar tanısı ile hitap ediyorlar. Önceleri çok zorlanmıştım ama içinde yaşadıkça çok sonraları anladım ki Otizm kendi başına bir yaşam şekli onlar öyle güzel bireyler ki, kin, nefret, kıskançlık nedir bilmeden yaşıyorlar.
Ardarda gelen öfke nöbetleri, beni hiç yıldırmadı, etrafımdaki meraklı gözlere de hiç aldırmadım, spor, yüzme, çeşitli etkinlilerle devamlı toplumun içinde varlığımızı sürdürdüm. Çok zor günler bunlar tabi ki birkaç cümleyle anlatılacak duygular değil ama biz Mutluhan ile sabır ve sevgiyle çok yol kat ettik. Dünyaları verseler oğlumdan vaz geçmem, yine dünyaya gelsem yine Mutluhan’ın annesi olmak isterim.
Bizde bu toplumun bir parçasıyız, ben oğlumla her yere gidiyorum, etrafıyla ilgilenmiyormuş gibi davransalar da onlar her şeyin farkında. İnsanların meraklı bakış ve gereksiz sorularıyla da çok fazla ilgilenmiyoruz artık.
Ben oğlumun ilgi alanını keşfedip ona göre yönlendiriyorum. Benimle iletişimi çok iyi, etrafındaki insanlarla çok fazla konuşmasa da cevap verebiliyor. Bunlar zamanla seviye seviye oluyor, sabırla, her şey önce göz teması ve sıcak ten teması ile başlıyor.
Her ne kadar çok zor olsa da her yere götürüyor, yerinde, uygulamalı, birebir eğitim veriyorum. Mutluhan benimle rahat ve mutlu, ben onun yaşam koçuyum.
En doğal öğrenme metodu yaşıtlarıyla, insanlarla birlikte olması, faaliyetlere katılması. Yıllar geçtikçe daha iyi anlıyorum ki, bana faydası olmayan insanların bize bakış açısı da çok fazla umurumda değil, zamanla daha olgun düşünüyor ve ben oğlumla mutlu bir şekilde hayatıma devam ediyorum.
Otizm de hemen iyileşme olmaz, önce kabullenecek sevgi ve sabırla yaklaşacaksınız. Sosyal hayatın içinden uzak kalmayacak ve kendine güven duymasını sağlayacaksınız o zaman mutlulukları daha bir artıyor.
Çok fazla koruyucu olmadan, ona şans vererek kendine güvenmesini sağlamam gerekiyor. Zor ve sancılı yılları geride bıraktık ama biz öğrenmekten asla vazgeçmedik, her gün yeni bir şey öğreniyor kendimizi aşıyoruz. Farkındalığımızın farkındayız, korkularımızdan da korkmamayı öğrendik.
Bizlerde bu toplumun bir parçasıyız. Varız, birlikte yaşıyoruz mutlu yaşamak içinde her şey şu üç kelimede bitiyor; sabır, sabır, sabır.
Haber : damar67
ETİKETLER : Yazdır
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor